Sohbet Girişi
Küresel ısınmayı (küresel ortalama sıcaklıkta süregelen artış) ve bunun Dünya‘nın iklim sistemi üzerindeki etkilerini ifade eder. Daha geniş anlamda iklim değişikliği, Dünya’nın iklimindeki önceki uzun vadeli değişiklikleri de içerir. Küresel ortalama sıcaklıktaki mevcut artış, önceki değişikliklerden daha hızlıdır ve esas olarak insanların fosil yakıtları yakmasından kaynaklanmaktadır.
Fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma ve bazı tarımsal ve endüstriyeluygulamalar, başta karbondioksit ve metan olmak üzere sera gazlarını artırmaktadır. Sera gazları, Dünya’nın güneş ışığından ısındıktan sonra yaydığı ısının bir kısmını emer. Bu gazların daha büyük miktarları Dünya’nın alt atmosferinde daha fazla ısı tutarak küresel ısınmaya neden olur.
İklim değişikliği nedeniyle çöller genişlerken, sıcak hava dalgaları ve orman yangınları daha yaygın hale gelmektedir. Kuzey Kutbu‘nda artan ısınmadonmuş toprakların erimesine, buzulların geri çekilmesine ve deniz buzu kaybına katkıda bulundu. Daha yüksek sıcaklıklar aynı zamanda daha yoğun fırtınalara, kuraklıklara ve diğer aşırı hava koşullarınaneden olmaktadır. Dağlarda, mercan resiflerindeve Kuzey Kutbu‘nda yaşanan hızlı çevresel değişim, birçok canlı türünün yer değiştirmesine ya da neslinin tükenmesine neden olmaktadır. Gelecekteki ısınmayı en aza indirme çabaları başarılı olsa bile, bazı etkiler yüzyıllar boyunca devam edecektir. Bunlar arasında okyanus ısınması, okyanus asitlenmesi ve deniz seviyesinin yükselmesiyer almaktadır.
İklim değişikliği insanları gıda ve su kıtlığı, artan seller, aşırı sıcaklar, daha fazla hastalık ve ekonomik kayıplarla tehdit etmektedir. İnsan göçü ve çatışmalar da bunun bir sonucu olabilir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) iklim değişikliğini 21. yüzyılda küresel sağlığa yönelik en büyük tehdit olarak nitelendirmektedir. Toplumlar, kıyı şeridinin korunması veya klimaya erişimin genişletilmesi gibi çabalarla iklim değişikliğine uyum sağlayabilir, ancak bazı etkiler kaçınılmazdır. Yoksul ülkeler küresel emisyonların küçük bir kısmından sorumludur, ancak uyum sağlama konusunda en az yeteneğe sahiptirler ve iklim değişikliğine karşı en savunmasızdurumdadırlar.
İklim değişikliğinin birçok etkisi, mevcut 1,2 °C (2,2 °F) ısınma seviyesinde zaten hissedilmektedir. Ek ısınma bu etkileri arttıracak ve Grönland buz tabakasının erimesi gibi devrilme noktalarınıtetikleyebilecektir. 2015 Paris Anlaşmasıkapsamında, ülkeler toplu olarak ısınmayı “2 °C’nin oldukça altında” tutmayı kabul etmiştir. Bununla birlikte, Anlaşma kapsamında verilen taahhütlerle, küresel ısınma yüzyılın sonuna kadar yaklaşık 2,7 °C’ye (4,9 °F) ulaşacaktır. Isınmanın 1.5 °C ile sınırlandırılması, 2030 yılına kadar emisyonların yarıya indirilmesini ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşılmasını gerektirecektir. Emisyonların azaltılması, fosil yakıtların yakılması yerine düşük karbonlu kaynaklardan elektrik üretilmesini gerektirmektedir. Bu değişim, kömür ve doğalgazla çalışan enerji santrallerinin aşamalı olarak kapatılmasını, rüzgar, güneş ve diğer yenilenebilir enerji türlerinin kullanımının büyük ölçüde artırılmasını ve enerji kullanımının azaltılmasınıiçermektedir. Karbon emisyonu olmayan kaynaklardan üretilen elektriğin, ulaşıma güç sağlamak, binaları ısıtmak ve endüstriyel tesisleri işletmek için fosil yakıtların yerini alması gerekecektir. Karbon, örneğin orman örtüsünün artırılması ve topraktaki karbonu yakalayan yöntemlerle tarım yapılması yoluyla da atmosferden uzaklaştırılabilir. İklim değişikliğine insan katkısını belirlemek için, bilinen iç iklim değişkenliği ve doğal dış etkenlerin elenmesi gerekir. Temel bir yaklaşım, tüm potansiyel nedenler için benzersiz “parmak izleri” belirlemek ve ardından bu parmak izlerini gözlemlenen iklim değişikliği modelleriyle karşılaştırmaktır. Örneğin, güneş zorlaması ana bir neden olarak elenebilir. Parmak izi tüm atmosferde ısınma şeklinde olacaktır. Ancak, sera gazı zorlamasıyla tutarlı olarak sadece alt atmosfer ısınmıştır. Son iklim değişikliğine yapılan atıflar, ana etkenin yüksek sera gazları olduğunu, aerosollerin ise azaltıcı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.
Yazar: EfuLim
Görüntüleme: 244 defa
Türkiye'nin en iyi radyosunu sende hemen dinle.
Faruk
Yararlı bir yazı olmuş EfuLim. Emeğine sağlık
BartuGöktürk
Çok Bilgilendirici ve Önemli Bir Konuya Değinilen Bir Yazı Olmuş . Kaleminize Sağlık
~ Fırat ~
"Üşümek icin kış'a, Neşelenmek icin yaz'a, Hüzünlenmek için sonbahara ne qerek var. Yürek iklimi qüzel olsun" demiş dervişin biri..~ ((:
Zn
Suanki icindeki bulunduğumuz duruma dair guzel bir bilgilendirme olmus canim emegine sağlık
Mucize
Kalemine saglik guzel yazarım..
SeRKaN
Emegıne Saglık Cnm benm
Mucize
Fırat beyin yorumuna deginmeden duramayacagim .dd soze bayılmadım degil yeteri gönül güzel olsun demii :)) yürek bir an icinden suan ben konu ile ne alaka demedi umarim 😃🐣
SiiRpeRiSi
Emeginize Kaleminize Sağlık Çok anlamli bir konuya değinmissiniz. Bir cok insanin düşündüğü gibi Doğanın bize buyuk bir cezasi bu .Bizler ormanlarimizi denizleri çevremizi o kadar hor kullaniyoruz ki doğa da intikamini böyle aliyor bizlerden ve iklimler değişiyor yazlar kislar belli degil bir taraftan kuraklik bir taraftan seller depremler oluyor ve biz hic duyarli degiliz tum evren olarak.Umarim boyle duyarli konular hep olur ve daha bilincli bir millet olarak iklim değişikliğinin sebebinin ne olduğunu daha iyi kavrayabiliriz...Tesekkur ederim kendi adima Duyarliligin ve insanlığın bitmemesi dileğiyle ...
EfuLim
Ben teşekkür ediyorum yorumun ile eşlik ettin için 🌸
KaLp
Eline saglik canim guzel bir makale olmus 😊 insanoglu ne yaparsa kendine yapiyor. O yuzden artik herseyi tuketmek ve yok etmek yerine dikkat etmemiz gerekiyor 👍