Efes Antik Kenti

Efes Antik Kenti

Anadolu‘nun batı kıyısında, bugünkü İzmir ilinin Selçuk ilçesinin üç kilometre güneybatısında yer alan antik bir Luvi şehriydi. Şehir Anadolu’da Yunan sömürgeciliğinin başlamasıyla birlikte İyonya ve daha sonra Roma dönemlerinde de önemini korumuştur. Kuruluşu Cilalı Taş Devri‘ne yani MÖ 6000 yıllarına dayanır. MÖ 10. yüzyılda eski Arzava başkentinin yerine Attik ve İyonyalı Yunan kolonistleri tarafından inşa edilmiştir.

Klasik Yunan döneminde İyonya‘nın on iki şehrinden biriydi. Şehir, MÖ 129’da Roma Cumhuriyeti ‘nin kontrolüne geçtikten sonra gelişti.

1994’te UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi‘ne dahil edilen Efes 2015’te ise Dünya Mirası olarak tescil edildi. 

Şehir antik Dünyanın Yedi Harikası‘ndan biri olan yakındaki Artemis Tapınağı (M.Ö. 550 BC; civarında tamamlandı) ile ünlüdür. Diğer birçok anıtsal yapı arasında Celsus Kütüphanesi ve 25,000 seyirci alabilen II. Claudius zamanında başlanıp,Trajan(M.S..98-117) döneminde tamamlanan antik tiyatro da vardır. Efes, Vahiy Kitabı ‘nda adı geçen Asya’nın yedi kilisesinden biriydi. Yuhanna İnciliburada yazılmış olabilir.

Şehir 5. yüzyıl birkaç Hristiyan konsilinin yeriydi (bkz. Birinci Efes Konsili). Şehir 263 yılında Gotlartarafından yıkıldı ve yeniden inşa edilmesine rağmen limanın Küçük Menderes nehri tarafından yavaş yavaş silinmesi nedeniyle şehrin ticaret merkezi olarak önemi azaldı. MS 614’teki bir depremde kısmen tahrip oldu. Efes harabeleri kısmen Adnan Menderes Havalimanı‘ndan veya Kuşadası Limanı‘ndan yaklaşık 30 km güneyindedir.

2015 yılında UNESCO Dünya Mirası olarak eklendi. 2022 yılındaki kazı çalışmalarında 7. yüzyıla denk gelen Erken Bizans Dönemi’nden kalma dükkânlara ve bir mahalleye ulaşıldı.

Neolitik dönem:

Efes’i çevreleyen alan yakındaki Arvalya ve Cukuriciolarak bilinen yapay höyükler tarafından ortaya çıkarıldığı üzere Neolitik Çağ (yaklaşık MÖ 6000) sırasında zaten iskan edilmişti.

1996 yılı içinde Selçuk, Aydın ve Efes yol üçgeninin yaklaşık 100 m kadar güney batısında, mandalina bahçeleri arasında Derbent Çayı’nın kıyısında Çukuriçi Höyük saptanmıştır. Arkeolog Adil Evren başkanlığında yapılan araştırma ve kazılar sonucu, bu höyükte taş ve bronz baltalar, iğneler, açkılı seramik parçaları, ağırşaklar, obsidien (volkanik cam) ve sileks (çakmak taşı), deniz kabukluları, öğütme ve perdah aletleri bulunmuştur. Yapılan değerlendirmelerle Çukuriçi Höyük’te Neolitik dönemden Erken Bronz Çağına kadar bir yerleşimin ve yaşamın olduğu saptanmıştır. Aynı tür malzemeler yine Selçuk, Kuşadası yolunun yaklaşık 8. km’de Arvalya Deresi’nin bitişiğinde Gül Hanım tarlasında Arvalya Höyük saptanmıştır. Çukuriçi ve Arvalya (Gül Hanım) höyüklerinde saptanan eserler ile Efes’in yakın çevresinin tarihi böylece Neolitik Dönem’e kadar ulaşmaktadır.

Helenistik dönemDeğiştir

MÖ 1050 yıllarında Yunanistan‘dan gelen göçmenlerin de yaşamaya başladığı liman kenti Efes, MÖ 560 yılında Artemis Tapınağı çevresine taşınmıştır. Bugün gezilen Efes ise Büyük İskender’in generallerinden Lisimahos tarafından MÖ 300 yıllarında kurulmuştur. Şehir Roma’dan özerk bir şekilde Apameia Kibotos şehri ile ortak para bastırmıştır. Bu şehirler klasik dönemdeki Küçük Asya’da çok parlak yarı özerk davranmaya başlamışlardı. Lisimahos, kenti MiletliHippodamos’un bulduğu “Izgara Plan”a göre yeniden kurar. Bu plana göre, kentteki bütün cadde ve sokaklar birbirini dik olarak keser.

MİMARİ ESERLER:

Efes, tarihi boyunca birçok kez yer değiştirdiğinden kalıntıları yaklaşık 8 kilometrelik geniş bir alana yayılır. Ayasuluk Tepesi, Artemision, Efes ve Selçuk olarak dört ana bölgedeki harabeler yılda ortalama 1,5 milyon turist tarafından ziyaret edilmektedir.

ARTEMİS TAPINAĞI:

Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı, antik dünyanın mermerden inşa edilmiş ilk tapınağı olup temelleri MÖ 7. yüzyıla kadar gitmektedir. Tanrıça Artemis‘e ithafen Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmış ve dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Büyüklüğü 130 x 68 metre ve ön cephesi diğer Artemis (Ana Tanrıça) tapınakları gibi batıya dönüktü. Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu. Artemis Tapınağı MÖ 21 Temmuz 356’da adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı bir Yunan tarafından yakıldı. Aynı gece Büyük İskenderdoğmuştur. Büyük İskender Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılması için yardım teklif etmiş fakat reddedilmiştir. Tapınaktan günümüze sadece birkaç mermer blok kalmıştır.

Artemis Tapınağı ile ilgili kazı çalışmaları 1863 yılında British Museum‘un katkılarıyla arkeolog John Turtle Wood tarafından başlatılmış ve 1869 yılında 6 metre derinlikte, Artemis Tapınağı‘nın temellerine ulaşılmıştır.

CELSUS KÜTÜPHANESİ:

Roma dönemi yapılarının en güzellerinden birisi olan yapı hem kütüphane, hem de mezar anıtı görevini üstlenmiştir. 106 yılında Efes valisi olan Celsius ölünce, oğlu kütüphaneyi babasının adına mezar anıtı olarak yaptırmıştır. Celsius’un lahdi kütüphanenin batı duvarı altındadır. Cephesi 1970-1980 yılları arasında restore edilmiştir. Kütüphanede kitap ruloları, duvarlardaki nişlerde saklanıyordu.

MERYEM ANA EVİ:

Bülbüldağı‘nda İsa‘nın annesi Meryem‘in son yıllarını Yuhanna ile birlikte geçirdiğine inanılan kilisedir.Hristiyanlar için hac yeridir ve bazı papalartarafından da ziyaret edilmiştir. Meryem’in burada ölü mezarının da Bülbüldağı’nda olduğu düşünülmesine karşın Kitab-ı Mukaddes‘te anlatıldığı gibi Meryem’in mezarı dönemin selefkosunda bugünün Silifke‘sinde olduğu inanılmaktadır.

Yedi Uyurlar (Ashab-I Keyf)

Bizans döneminde mezar kilisesi haline getirilmiş olan bu yer, Geç Roma imparatorlarından Decius zamanında putperestlerin zulmünden kaçan yedi Hristiyan gencin Panayır Dağı eteklerinde sığındıkları rivayet edilen mağara olduğuna inanılır. Dünya üzerinde ilgili mağaranın kendi sınırları içinde olduğunu iddia eden 33 kent olmasına karşın Hristiyan kaynaklarının çoğuna göre kent hristiyanlarca kutsal sayılan Efes’tir. Türkiye’de Yedi Uyurlar mağarası olarak en çok bilinen ve ziyaret edilen mağara ise dönemin önemli bir merkezi ve St. Paul’ün doğum yeri olan Tarsus‘takidir. Eski ismi Arap kaynaklarında Efsus şeklinde geçen Afşin de bilim adamlarından oluşan bir heyete hazırlattığı rapor ve yerel mahkemede açtıkları keşif davası ile iddiasını arttırmıştır. Türkiye’deki diğer Ashab-ı Kehf ise Lice‘dedir.

Efes’teki bu mağaranın üstüne bir kilise yapılmış hali 1927-1928 yılları arasındaki bir kazıda ortaya çıkarılmış, kazı sonucunda 5 ve 6. yüzyıla ait olan mezarlar da bulunmuştur. Yedi Uyurlar’a ithaf edilmiş yazıtlar hem mezarlarda hem de kilise duvarlarında bulunmaktadır.

İSA BEY CAMİİSİ:

1374-75 yılında Aydınoğulları’ndan İsa Bey tarafından Ayasuluk Tepesi’ne Mimar Şamlı Dımışklıoğlu Ali’ye inşa ettirilmiştir. Artemis Tapınağı ile Saint Jean Kilisesi arasında yer almaktadır. Anadolu cami mimarisinin ilk örneklerini sergiliyen camide zengin süslemeler ve çiniler vardır. 19. yüzyılda kervansarayolarak da kullanılmıştır

 


Yazar: EfuLim

Görüntüleme: 196 defa

Kategori: Bedava sohbet, chat, Genel, gündem, Haber, islami, sohbet, Tarih

Yayınlanma Tarihi: 04 Ağustos 2023

6 Yorumlar
SeeYou

kesinlikle gezilip görülmesi gereken bir yer.. hatta oradan şirince kasabasınada gitmek gerek..


~ Fırat ~

Kim bu Cennet vatanın uqruna olmazki Feda..~


Zn

Her yeri ayri bir cennet..


Mucize

Tatil planim hazır artik :D Kalemine eline saglik canim..


KaLp

Gorup gezilecek o kadar guzel degerli yerler var ki. Umarim birgun turkiye turu yapma imkanim olur ☺️ dunyaya acilamasakta 😂


SeRKaN

Emegıne yuregıne Saglık Cnm Benımm


Cevap bırakın

radyo dinle Türkiye'nin en iyi radyosunu sende hemen dinle.

Ses 50